top of page
Yazarın fotoğrafıŞule Şenol Schule şen ol

Proje değil, gerçekçi Hayaller

Güncelleme tarihi: 15 Ağu 2022

Atlar ve Adalılık:

Çocuk, tanıdığını, bildiğini, sevdiğini KORUR.

Çocukların tanımasına, bilmesine, sevmesine imkan tanımalıyız. Doğayı, canlıyı, hayvanı, koruması için. Tabii kültürü, canı, canlılığı da hep birlikte, işbirliği ile korumak sorumluluğundan biz yetişkinlerin kaçınmaması gerekir, tabii en çok da siyasilerin, karar vericilerin.

“anne, bak ata” İstanbul’da yaşayıp da çocukların sokakta at göreceği tek yer Adalar, illa da at çiftliğine, binicilik kulüplerine mi gitmek gerekir atı görmek için? Ve ulaşımda kullanılıyor(du), yani örneğin Viyana’daki zengince turistlerin gezinti yapması Fiaker adı verilen faytonlarla olduğu gibi çoğu zaman fiyaka sökmeleri için değil.

14 yılımı geçirdiğim Viyana'daki faytonlar övülür; araçlar şık, atlar bakımlı, faytoncu bu konuda eğitimlidir, ama atlara sormazlar o kadar motorlu taşıtın arasında kötü havayı solumak, strese girmek nedir diye?


Ben de bir Büyükadalıyım. Babamın dedesi yerleşmiş ilk olarak Büyükada’ya. Babam orada doğmuş. İlkokula gitmemiş. Bir Fransız öğretmen çocukları toplayıp ders gösterirmiş, böylece okuma yazmayı da Fransızca öğrenmiş. Sonradan ise ilkokul bitirme sınavlarının ardından Galatasaray lisesine girmiş.

Ve ardından o zamanların” Yüksek Ticaret”i olan üniversiteye devam etmiş. Annem ile de orada tanışmışlar. Bir dönem Merkez Bankasında çalışmış. Fakat gözleri ile ilgili problemden devam edememiş. Ardından Büyükada’da aile mülkü olan lokantayı işletmeye başlamış. Kapri lokantası Büyükada’nın ilk “turistik sınıf” lokantası olmuş. Annem ise aynı zamanda matematik okuyunca matematik öğretmeni olmuş. Fakat Büyükada’da o zamanlar ortaokul, lise olmadığından Rum okulunda Türkçe öğretmenliği yapmış. Ardından da Fatih Kız Lisesinde öğretmen olunca, her gün Büyükada’dan okula öğretmenlik yapmaya gidermiş.

Ben doğduğumda artık annem, babam, babaannem ve ablam kışları Şişli’de ikamet etmeye başlamıştı. Zaten lokanta da kış dönemi kapalı tutulurmuş, ve babam orayı işlettiği sürece – ki bugün 94 yaşında olan babam 2000 in başına kadar lokanta işletti, kışları lokanta kapalı olurdu genelde. (Not: Babam 2020 ekim ayında vefat etti)

Ben 1982 de Büyükada’dan ayrıldım. Viyana’ya okumaya gittim. 1982 den beri Adada ikamet etmiyorum.

Çocuk gördüğünü, tanıdığını, bilir, değer verir ve korur dedik ya. Çocuklukta, geçmişte bizim, ailelerimizin, değer verdiklerimizi korumak da bir ihtiyaçtır. Benim de son birkaç yılda Adalılılığım tuttu. Hele hele yeni Büyükşehir Belediye başkanının seçilmesiyle, Adalar’da birçok sorunun düzeleceğini düşünmüştüm, ama hiç de öyle olmadı. Adalar’daki ulaşım çalıştayı sonuçlarından da ümitliydim, çünkü oradan çıkan sonuç faytonculuğun, koşulların (padok alanı, ahırlar, karantina, at hastanesi veya at veterinerleri, denetlemeler, eğitimler) düzelmesi yönündeydi. Fakat ruamdan önce 81 atın itlaf olmasının ardından atlı faytonların devamı konusunda da, atların Adalar’da kalması konusunda da her geçen gün umudumuz azaldı. Maalesef faytonlar da kaldırıldı, çoğu hareketsizlikten çok sayıda (tahminen 500 kadar) at öldü.

Aşağıda size Ocak 2020 Adalar Demokrasi meclisinden ve çeşitli sivil toplum temsilcileri (toplam 14 kişi) ile İBB Genel Sekteteri Yavuz Erkut’la randevumuzda sunduğumuz dosyaya eklediğimiz benim “Adalar ve Hayallerim” yazısını sunuyorum.


Proje değil, Gerçekçi Hayal Yarıştırma


Gerçekçi hayalleri uçuşturalım


Foto:Necdet Kutlucan

Biliyorsunuz, Adalar’da faytonlar kaldırıldı.

Ben de kaldırılmadan önce "gerçekçi hayalleri uçuşturalım" önerisinde bulunmuştum.

Atlar Adalarda kalsın.

Yaşam koşulları düzelsin.

Sadece faytonculukta kullanılmasın. Faytonculukta kullanılma biçimleri de değişsin.

Adalarda faytonculuk, seyislik, nalbantlık, fayton yapımcılığı vs. gibi işlerde fiilen çalışanların ana meslekleri dışında kendilerine ve ailelerine ek gelir kazandıracak, yine kendi işlerine yakın başka meslekler de olsun, onların da yaşam şartları düzelsin.( Adalarda en kötü şartlarda yaşayanlar bu meslek grubudur;istisnalar hariç)

Adalarda kültür turizmi, eğitim turizmi, doğa turizmine, sağlık turizmine yönelik çalışmalar başlasın, atlar, atçılık, faytonculuk bu turizmin bir parçası olsun, bu meslekler korunsun, geliştirilsin. Ben aşağıda “gerçekçi hayaller” kurdum ve bu konuda benim katkım ne olur, “ben ne yapabilirim” in de bir kısmını anlattım,tabii bu “gerçekçi hayaller” ortak birleştirilmiş hayallere dönüştürmek mümkün, herkesin farklı şekilde katkısıyla.

Gerçekçi düşündüğümüzde, Adalara toplu taşıma araçlarını belediye mutlaka getirmek, en azından bunu denemek istemektedir, muhtemelen yapmış olduğu anlaşmalar da vardır. Ulaşım Çalıştayında Adalar Ulaşım müdürü Haluk Gerçek’in de söylediği özellikle Büyükada’da turizm sezonunda mevcut faytonlara ilaveten toplu taşıma araçları gereklidir. Elektrikli araçlardan söz ediliyor. Elektrikli raylı sistemden de bahsedildiğine göre neden çok kişinin taşındığı atlı raylı sistem düşünülmüyor ki?- Avusturya ve Almanya örneği- Pferdeeisenbahn mesela. (Ayrıca her şeyden öte Adalardaki şebeke o kadar elektrikli, akülü aracı kaldırır mı? Ve kullanılan elektrik maliyetleri, bunların elde edilişinde kullanılan HES ler, termik santraller?)

Şimdi gelelim somut önerilere, ve bunun yapılabilme imkanının çeşitli örneklerle açıklanmasına:

1. Gelen yerli, yabancı turistlere bir gezi rotası belirlenmesi. Bu turistik rotanın A,B,C alternatiflerinin olması.

2. Bu rotadaki etkinlik, hizmet, ve rotada kullanılacak ürünlerden engelliler ve çocukların da istifade edeceği şekilde ayrı özellikler bulunması

3. At ahırlarının gezilebileceği, faytonculuk ve ona dair mesleklerin icra edenlerin çalışmalarının kendi ağızlarından anlatılacağı, ata dair, hayvanlarla taşımacılığa dair söyleşilerin de olduğu İnteraktif At, çekici hayvan müzesi. (kızak köpekleri, keçiler, katırlar, eşekler de interaktif müzeye dahil edilir) Adalarda bunun için çok büyük alan olmadığı için bunlar gezici müze şeklinde olabilir, uygun çadırlar kullanılabilir. Çeşitli sokak panolarında, çeşitli grafiklerle, resimlerle bu konularda bilgiler sunulabilir.

4. Örnekler: Almanya’ daki çekici atlar müzesi – Zugpferdemuseum bulunmaktadır. Almanya’daki çekici atlar müzesinde bir seferliğine atlı araba sürücülüğü de öğretilmektedir. Avusturya’da da raylı sistem atlı tramvay müzesi vardır. Her iki müzede de eğitimler, interaktif turlar bulunmaktadır. Bunun dışında da at müzeleri vardır.



Raylı ve atlı sistemde taşımacılıkta toprak yoldan giden atın çekeceğinin 3 misli yük çekilebiliyormuş. Tek atla 2-2,5 ton tuz taşınıyormuş bir dönem. Önceleri raylar tahtadan yapılıyormuş, tekerlekler de öyle. O zaman daha çok yük taşımasına rağmen, araçtaki yıpranma daha fazla oluyormuş. Daha sonra insan taşıyan atlı tramvaylar oluşmuş. Burada da halen tek atla 16- 24 kişilik bir tramvay çekiliyor, ve böyle turistik turlar düzenleniyor. Ulaşımın yaklaşık 1 km ye kadar mesafesinde çift atlı, tek atlı, faytonlu, vagonlu sistemler olabilir.

5. Sağlık: Adalar at sayısının çokluğu bakımından, veterinerlik fakülteleri için çok önemli bir uygulama merkezidir. Bunun dışında başka hayvan türleri de adada sokaklarda ve doğada yaşamaktadır. Hayvan denince arılar, tavuklar, orman hayvanları, martılar, birçok hayvan türünün bir arada bulunduğu bir tabiata sahiptir adalar. Ve bu tabii sahip olduğu bitki örtüsüyle, ormanıyla, motorsuz araçlarıyla canlıların yaşayacağı eşsiz değerde bir araştırma ve bunu eski adalıların tecrübelerini de da katarak keşfetme alanıdır aynı zamanda. Dolayısıyla hayvan, bitki sağlığı , biyoloji üzerinde çalışanların, öğrencilerin çeşitli incelemeler yapabilecekleri bir alandır. Uygulamalar yapabilecekleri bir açık laboratuardır Adalar ve doğası, atları. Ayrıca yıllara, nesillere dayanan tecrübesiyle çalışmalara katkı sunacak insan potansiyeli de mevcuttur. İnsanın, atların, canlıların yaşaması için elverişli bir coğrafyaya sahiptir. Ayrıca at gübresi çok değerli bir gübredir. At ekosistemin çok önemli bir parçasıdır. Ayrıca at sütü de eşek sütünden sonra anne sütüne en yakın süttür ve o da çok değerlidir. Ayrıca alerji kremi yapımında kullanılmaktadır. Atların da insanlarda olduğu gibi streste sütleri kesilir, veya azalır. Stres at sağlığına büyük zarar verir, ölüme sürükler. Sakin, az gürültülü ortamlar atlar için idealdir, tabii insanlar için de.

6. Eğitim adası- turizm- kültür:: Adalar'da veterinerlik, doğa bilimleri üzerine eğitimler verilebileceği gibi, tarih, kültür ve turizm ile ilgili uygulamalı eğitimler verilmelidir. Bu eğitimler sonucunda da mevcut gastronomi hizmetlerinden tutun, dükkanlarda , çeşitli festivallerde satılacak ürünlere kadar içeriğin çok daha zengin olacağı işletmeler ve kişisel girişimler olabilir, daha doğrusu mevcut işletmelerin içerikleri, hizmetleri geliştirilir. Ayrıca Adalılarla sözlü tarihin aktarılması da Adalarda farklı nesillerin, kültürlerin iletişimini de beraberinde getirir.

7. Eğitim-etkileşim adası-pedagoji: Adaların bir özelliği de hiç özel okulun bulunmamasıdır, bu eğitimde haksız rekabeti önlemek için bir fırsattır. Ayrıca Waldorf pedagojisine uygun çalışmalar yapan belediye anaokulları bulunmaktadır. Dolayısıyla mevcut okullarda ve/veya adalara da olabilecek alternatif uygulamalar gerçekleştirilebilir. Burada ormanlık alandan faydalınılabilir. Örneğin Finlandiya’da yaşayan Türkiye’de orman anaokulların eğitici eğitimi düzenleyen arkadaşımız Gaye Amus aynı zamanda permakültür ve çevre eğitimleri de vermektedir.

Gerek onun yetiştirdiği, gerekse orman pedagojisi alanında çalışan başka öğretmenlerden yararlanılıp öğretmenlere ve öğretmen adaylarına tabii çocuklara da yönelik eğitim programları düzenlenir. Ayrıca Waldorf pedagojisinde atlar, at binme, ahırlar, ahır bakımı, biyo-dinamik tarım, doğa, zanaat hepsi çok önemlidir. Eğitim Sanatı Dostları derneği tarafından Almanya’dan gelen eğitmenlerle birçok Waldorf eğitmeni yetiştirilmiştir, yetiştirilmektedir. Waldorf pedagojisinde ilkokul 3. Sınıfta at binme, at bakımı müfredatın içindedir. Ruh, zihin (tin), beden bütünlüğünün olduğu bu eğitim modelinde zihinsel engelliler çok büyük yer teşkil etmektedir. Waldorf pedagojisinin kurucusu Rudolf Steiner “zihinsel engelliler” yerine “ruhen bakıma muhtac”lar kelimesini kullanmaktadır, dolayısıyla Rudolf Steiner’in felsefesine göre eğitim alan, çalışanlar, doğayı, doğal malzemeyi, insan- hayvan, doğa ilişkisini, bunun ekosistemdeki yerini çok iyi bilen, uygulayan kişilerdir. Ayrıca atların sağaltıcı etkisi çok büyüktür. Hiperaktif, uyuşturucu bağımlılığı olan kişilerde atla terapi çok etkindir. Atlardan (sadece binme değil, at bakımı, atlarla iletişim)ile insana iyi gelen, sağaltıcı şekilde faydalanılır. örnek: Parceval- Berlin örneği, Parceval kanalıyla bağımlılık tedavisi gören Berlinli gençler İzmir’de at çiftliğinde terapi görmektedir. https://www.parceval.de/%C3%BCber-uns/reithof-truva/ )

8. Eğitim adası-üretim- sürdürülebilirlik: Adalar'da istihdam sorunu vardır. Faytonculuk sektöründen geçinenlere ve ailelerine– değişen sistemle maddi gelirleri de azaldığından-iş olanakları ortaya konulmalıdır. “yeşil iş” diye tanımlayacağımız, zanaat, ziraat, geri dönüşümün ekolojik açıdan ele alındığı meslekler oluşturulup, geliştirilebilir. Burada Türkiye’de maalesef çok az olan ahşap oyuncak tasarım, yapım, çeşitliliğine dair uygulamalı eğitimler verilebilir. Bundan tabii yan sektörler de ortaya çıkar. artık malzemeler, dal parçaları toplanması, değerlendirilmesi, bez torba, bez bebek, yün ve keçenin oyuncak üretiminde kullanılması, ahşap oyuncak dışında dal parçalarının, kozalak, palamut gibi doğadan malzemelerin eğitimde kullanılması , sanatta ön plana çıkan alternatif eğitim modellerinden Reggio Emilia pedagojisinde de bu çok görülür, hatta yaklaşık 170.000 nüfuslu Reggio Emilia kentinde bu artıkların bir araya getirildiği, sanatçıların, okul çocuklarının da çalışmalarında bu malzemeleri kullandıkları Remidalar bulunmaktadır. https://remida.reggiochildrenfoundation.org/?lang=en . Adalarda oluşabilecek böyle bir örnek İstanbul’un özellikle yeşil alanının fazla olduğu başka ilçelerine de yayılabilir.

.

9. Ahşap oyuncağın yapım eğitimi Almanya’da uygulamalı olarak 3 yıl sürmektedir. Fakat tek bir günlük bir çalışma sonunda bile birçok ürün ortaya çıkmaktadır, yani üreten- ki okuma yazma bilmeyen de üretebilir- çok kısa bir sürede katma değeri yüksek ürünler yaratabilir. Ayrıca evde de bazı ahşap oyuncak yapım işleri gerçekleştirilebilir, boyama, montaj, matkapla delme, kıl testere ile çalışma yapılır. Bunun dışında kullanım klavuzları, kutular hazırlamada istihdam sağlanır. Waldorf pedagojisinde, zihinsel engellilerin olduğu yaşam köylerinde ahşap oyuncak, enstrüman, mum yapımı, dokuma, tarım gibi eğitim/üretimler de mevcuttur. Türkiye’de de MEB in meslek okullarında ahşap oyuncak yapımı uygulanmaya başlanmıştır, fakat maalesef gerek müfredat, gerekse uygulamalar seri üretimin büyük makinelerle gerçekleştiği , pedagojik ve estetik değeri düşük eğitim araçları şeklinde gerçekleşmektedir. Bu bağlamda Adalar’daki veya başka beldelerdeki ahşap oyuncak üreticileri özgür ve özgün çalışmalar oluşturabilirler) MEB in ahşap oyuncak projeleri ile ilgili yaklaşımını eleştirdiğim yazı: https://mektepligazete.com/haber/detay/MEB-de-ahsap-oyuncak-projeleri

10. Oyun- eğitim adası: Şule Şenol’un oluşturmuş olduğu T-istasyonu çalışması oyun, sanat ve zanaatin bir arada olduğu hem çocuk hem yetişkinin birlikte katılabileceği çeşitli istasyonlardan oluşmaktadır. Toplumsal fayda, potansiyeli ortaya çıkarmayı ve kolektif olmayı, birlikte hareket etmeyi de içeren bu uygulama aynı zamanda alternatif eğitim yaklaşımlarından esinlenmiştir. Adalar'da hem adalıların hem de adaya gelenlerin katılacağı hatta rotadaki duraklarda da gerçekleştirilen ve orada çalışanların da daha sonra anakarada veya yurdun çeşitli yerlerinde uygulamalar gerçekleştirecekleri bir eğitim de olur. Çok sayıda kişi istihdam edilebileceği gibi, aynı zamanda öğrenilen sürdürülebilir olur ve yaşama taşınır. Faytonculukla ilgili zanaat de buna dahil edilir, ahşap oyuncak yapımcıları da. Dr. Musa Albükrek’in koleksiyonundaki Büyükada oyuncak müzesi de geliştirilerek rota içinde yer bulur. Bunun dışında Özlem Arkun’un pop-up playground (yap-boz oyun alanı) uygulanır.

11. Oyun şehri: İlk oyun şehirleri (yaklaşık 3-4 hafta süren etkinlik) Münih’de kurulmuştur. Ve düzenli olarak Münih’de kurulmaya devam etmektedir. Münih’de yaklaşık 200 kişi oyun şehrinin kurulduğu süre zarfında istihdam edilmektedir, hazırlık sırasında da onlarca kişi çalışmaktadır. Geçen yaz Viyana’da kurulan oyun şehrinde ise küçük ölçekli olduğu için 35 kişi istihdam edilmiştir. Viyana’da oyun şehrini kuran Münih’li (kendisi oyun şehirlerinde büyümüştür) ve Viyanalı çift bebekleri ile İstanbul’a geldiler. Bienali de ziyaret eden bu çift İstanbul’da bende kaldıkları sürede, Büyükada’yı da birlikte ziyaret ettik, ve oyun şehrinin uygulamasının Adalar için çok uygun olduğunu söylediler, yardımcı olabileceklerini belirttiler. Fakat bana göre Büyükada dışında bir adada oyun şehri kurulması veya bunun adalara yayılması gerek. İhtiyaç en az 1000 m2 bir alan, açık alan da olabilir, bir kısmı çadır kurulur. Giriş ücretsizdir, 7-15 yaş arasındaki çocuklar gelmektedir. http://spielstadt-nordbahnhof.info/ Bu konuda detaylı bilgiler verebilirim, ayrıca Viyana’da bu işi bir dernek olarak gerçekleştiren arkadaşlar da buraya gelip konsepti anlatabilirler. Ayrıca T-istasyonu konseptinin de Viyana’ya taşınmasını konuşmuştuk, bu bağlamda Viyana ile kardeş belediyecilik düşünülebilir. Oyun şehirlerinde postane, nüfus müdürlüğü, seçim bürosu, üniversite, matbaa, gazete, terzi, marangozhane, şantiye, çeşitli zanaatlar olmakta, çocuklar bu mesleklerin uygulamasını gruplar halinde görmekte, oyuncak para kazanılmakta ve harcanmaktadır, meclis toplantıları da yapılmakta, hatta çocuk belediye başkan adayları belirlenmektedir. ) Türkiye’de ise oyun şehri denince Kidzania, Kidsmondo gibi hem maliyetli yüksek, hem giriş ücreti yüksek, hem de çocukları hızlı tüketime yönlendiren oluşumlar akla gelmektedir. https://www.kidzmondoistanbul.com/

Oysa bir oyun şehrinde Adalar'daki gibi gerçek itfaiyenin nasıl çalıştığını görmek, ya da sandal yapımını, nalbantlığı görmek, minik çıraklık görevleri almak, çocuklar için keyifli ve eğitici olur. (1999da bir sınıf gezisi yapmıştık Alman Büyükelçilik okulunun 2. Sınıf çocukları ile Büyükada’ya, itfaiye de ziyaret edilmişti, itfaiyeciler nasıl yangın söndürdüklerini göstermişti)

12. Rota, interaktif sesli kitap: Büyükada için önce yürüme, daha sonra örneğin faytona binme, Değirme'i geçtikten sonra faytondan inme, yokuş yukarı farklı yürüme ve araç alternatifleri 1.(oyuncul) Birlikte kullanılacak kalaslardan oluşan keyifli bir yürüme- oynama aracı 2. Bisikletle (ikili bisiklet de kullanmak) 3. Akülü ?? Taşıtları tanımak, yaşlılar, engelliler için 4. Ve tabii yayan yürüme. 5. Fayton da kullanılabilir. Ama burada 2 kişilik faytonların devreye girmesi de olabilir, ki kullanıcı da aynı zamanda ata fazla yüklenmek istenilmediğini anlayabilsin, veya raylar üzerinden faytonun çekilmesi. Dil burnunda ve ondan sonraki bölümde çeşitli sürpriz karşılaşmalar( oyuncul, sanatsal sabit modüller) . Bu rota toplu taşıma ile yapılabilir, veya yaya. Lunapark mevkiinde örneğin T-istasyonu olabilir. Ardından ahır (Çiğdem Kayaoğlu’nun tarif ettiği gibi)turizmi, faytonculuk mesleğini anlatanlar, at binme, atları seyretme, at müzesi, çekici, taşıyıcı hayvanlar müzesi , orman ve orman ürünleri müzesi bu bölgede açık- yarı açık- kapalı şekilde yer alır) Bütün bu rotaya oyuncul interaktif bir sesli audioguide ile (MP3 player de olabilir) çocuklar için ayrı bir dinleti, yetişkinler için ayrı bir dinleti-olur, örneğin Almanya Nürnberg’deki oyuncak müzesi böylelikle çocuklar için hem çok daha atraktif hem de çok öğretici hale getirilmiştir. Çocukların, görme engellilerin de kullanabileceği bir interaktif sesli kitap (topaç Topi'nin turu) var ve bunu adalara, atlı, faytonlu yaşama uyarlayabilirim, uyarlayabiliriz. Bu bağlamda İstanbul Adalar Kültür ve Tabiat Varlıklarını koruma derneği ile birlikte çalışmak iyi olur. Halen başkanı olduğum ama uzun süredir faaliyette olmayan Alternatif Eğitim Derneğimiz de çalışmaya katılır muhtemelen. Ayrıca iskele ve vapurlar da bu interaktif sesli kitapta yer alır, vapurlarda, iskelelerde söyleşiler yapılır, oyunlar oynanır. Bunlar İBB televizyonunda yayınlanır.

Rotaya devam: 6. Lunapark’dan sonra fayton dahil farklı ulaşım araçları sunulur. Toplu taşıma- bisiklet ve türevleri ve tabii yaya, tekerlekli sandalye de mutlaka bulundurulmalıdır) Rotada kullanılacak faytonlar hem taksi, hem de dolmuş şeklinde hizmet verir. Düğünler, festivaller, veya başka organizasyonlarda faytonlar temaya uygun olarak süslenir.

13. En çok yaşlıların, çocukların gittiği küçük atların, midillilerin, keçilerin, tavşanların da olduğu “okşama hayvanat bahçesi” kurulabilir. (Streichelzoo) Ayrıca yine maalesef İstanbul’da olmayan çocuk müzesi (gezici müze şeklinde de olabilir) ilk olarak Adalar’da kurulabilir. “dedelerimiz ninelerimiz nasıl yaşıyorlardı “bir çocuk müzesi teması olarak hem Adalar'da hem de İstanbul’da sabit ve gezici olarak yer alır. Bu alanda çok kişi istihdam edilir, eğitim verilir.


14. “Adalar- turizm kültür ofisi” nde bu tür ada turları biletleri satılır, gelirinin bir kısmı Ada belediyesine kalır, rota kitapcıkları satılır. Adalarda üretilen oyuncaklar,ve/ veya başka ürünler satılır. Kültür turu için rehberler olur. Adalılar için toplu taşıma ücretleri düşük olur. Bisiklete binme alanları da sınırlanır.

15. Ben, Şule Şenol 4. kuşak Büyükadalıyım. Adalarda ilk turizm işletmelerinden olan Kapri lokantasını kuran babam Tuluğ Ünsal o zaman turizm acentaları ile çalışır, gelen turistlerin geleceği tarih genelde günlerce önce belli olurdu, turistler rehberleriyle gelirlerdi, ordövr tabağı hazırlanmış şekilde onlar sunulur, sıcak meze ilave edilir, ve ardından et veya balık tercihi sorulur, tatlı ve meyve ikramı olurdu. (dolayısıyla Türk ve Rum mutfağının çeşitlerini de tatmış olurlardı) Fix menü fiyatı olduğu için turizm acentaları için de bu fiyatlar çok cazip olurdu. Bir grup turist yemek yerken, diğeri fayton turuna çıkardı. Adalar'da kaldıkları süre kısa olur, dolayısıyla çarşıda alışveriş zamanı az olur, ayrıca bisiklet kiralama vs. olmazdı. Rehberler turistlere eşlik ederken adanın özelliklerini anlatırlardı, Büyükada’da uzun süre kalmazdı turistler, hatta aynı gün Eminönü vapuru ile geri döner ve oradan alışverişlerini yaparlardı. Rehberleri eşliğinde hareket ettikleri için de kurallara uymamak söz konusu olmazdı. Adalara gelen turistlerin şimdi de daha organize bir şekilde rehberleri eşliğinde hareket etmeleri adaya da düzen katar, ada kültürü de tanıtılır. Bu bağlamda Adalar için bir turizm komitesi kurulması, hatta Adaların kendisinin müze olması faydalı olur.

Sonuç; çok fazla çalıştırılıp, ağır yük taşıdığı, dik yokuşlar çıktığı söylenen atlar için mevcut düzene çeşitli alternatiflerle zenginleştirileceği/geliştirileceği atların da daha az güç kullanarak ve/veya süre olarak daha az çalıştırılacağı bir olanak yaratılmış olsun ki faytonlara karşı olan hayvanseverler de memnun olsun, ama bunun için bir paket tur olması, ve tüm gelirin hakkaniyetli bir şekilde faytonculuk mesleğinden geçinenlere dağıtılması, adil paylaşımın gerçekleşmesi gereklidir. Bunun matematiğini pek bilemeyeceğim. Yani sonuçta sadece atlar değil, onlar faytonculuk mesleğinde çalışanlar da adalara çok büyük değer katmışlardır, çünkü faytonculuk mesleği çok da kolay icra edilemeyecek, meşakkatli bir meslektir ve onlar bunu yıllardır sürdürmektedirler, tüm “faytonlar kaldırılsın, atlar ölüyor” tantanasına, tükaka ilan edilmelerine, itibarsızlaştırma, yönetimsizliğe rağmen.

Tabii burada eksik olanlara ve diğer düzeltilmesi gerekenlere hiç değinmedim. Önce tahayyül etsinler istiyorum politikacılarımız. .Bütün bu benim hayal ettiklerimi sizlerinki (Adalılar, yetkililer) ile de birleştirelim.

Haydi hayalleri kanatlandırmaya..

Şule Şenol - Ocak 2020


Not: Not; İlginçtir, yazıda konu sadece atlar ve faytonlar değildi, itfaiyesi, ormanı, ahşap oyuncağı, pedagojisi, turizmi , mevcut potansiyeli yine ile Adalar bir bütün olarak ele alınmıştı. Ama maalesef bu yazıya hiçbir reaksiyon gösterilmedi. Aynı dosyayı Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül’e de sundum, ondan da bir cevap alamadım. Mart ayında ise e-posta yolu ile E. İmamoğlu özel kalemine, İBB genel sekteri Yavuz Erkut’a, Adalar Belediye başkanı HAYTAP başkanı Ahmet Şenpolat’a ve vegan Cumhuriyet yazarı Zülal Kalkandelen’e ulaşmaya çalıştım, uzunca bir mail geçtim hepsine birden aynı metinde (gerçekçi hayaller dosyasının da olduğu). Sadece Ahmet Şenpolat niye faytonu istemediklerini HAYTAP web sitesindeki yazının linkine yönlendirerek cevap verdi.









371 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page