top of page

Kol Kırığım ve Atların Öğretmenliği

Güncelleme tarihi: 19 Haz 2020

CUMARTESİ DİRSEĞİM KIRILDI, AMELİYAT OLDUM ve YAŞANANLARIN ATLARLA İLİŞKİSİ... 12 Mart 2020 Şule Şenol

Lütfen önce facebook paylaşımı olan şu yazıyı okuyun: "Bu rezalete kim bir son verecek, bu canım atları Adaların, yem dağıtmakla bitmiyor iş, bu atların nalbanta, topal olanların hekim yardımına ihtiyaçları var, bunun için #ibb nin kadrosu var mı? Vardı ise şimdiye kadar bu hizmet neden verilmedi. Faytonculara para vermekle bitiyor mu bu iş! İnsanları taşımış bu atlar bu hale getirilir mi...Burası da Heybeliada, bu atların şansı sadece ahırda bağlı olmamaları. İnsan milletinin bin yıllarca ecdadını sırtında yedi cihana taşıyan atlara ihanet ediliyor" ... Ayşe Yetiş, at veterineri, atları çok iyi bilen bir insan, Ada atlarının fotoğraflarını eklemiş facebook sayfasına. Keşke diyorum, Ayşe Yetiş'in kaygıları daha önce bilinir olsaydı. Ve... Cumartesi günü ben de Ayşe Yetiş gibi Adalarda yaşam hakkı savunucuları ile yani Adalılarla, Adaları, atları tanıyan bilenlerle birlikte Heybeliada 'daydım. Ahırları ziyaret ettik, toplantı yaptık, atları okşadık, sevdik, izledik, atları, faytonculuğu, bu konudaki hak ihlallerini ve neler yapabileceğimizi konuştuk. Ben dört kuşak Büyükadalı olup , gençliğimde oralardan ayrılan biri olarak aralarında en "at-bilmez"dim. Ata arkadan yanaşıp dokunmam gerektiğini bilmeme rağmen "Hadi bir fotoğraf çektireyim, benim de atlı fotoğrafım olsun" deyip bir ata arkadan yanaşıp okşamaya kalkışmak gafletinde bulundum. Ve tabii ki at bana arka ayağınla küçük bir tekme attı ve ben dengemi kaybedip sol kolumun üzerine düştüm. Daha önce sağ omuz kırığı geçirdiğimden bu sancı bana ondan daha hafif geldi, açıkçası düşünemedim pek kırık olabileceğini. Önce Heybeliada'daki ambulans, sonra deniz ambulansı ve sonra tekrar ambulans ile Maltepe üniversitesi Hastanesi'ne götürüldüm. Dirseğimde büyük ve parçalı bir kırık tespit edildi ve pazartesi ameliyat oldum, dün (11 mart) i taburcu oldum, ve evdeyim, çok şükür, iyiyim. At beni biraz şiddetli tekmeleseydi, o zaman başıma gelecekleri düşündükçe "çok şükür" diyorum tabii.

Adalarda atlarla yaşam Hakkı savunucuları, faytoncular, yani atı ve Adaları bilenler, aynı zamanda insanı, insan haklarını bilen, savunanlar, duyarlı, çoğunu yeni tanıdığım arkadaşlarım o gün duyarlılıklarını bana da öyle güzel hissettirdiler ki, düşündükçe duygulanıyorum.

Bunlardan biri de o gün tanıştığım ama daha önce grup yazışmalarından tanıdığım Büyükadalı Zekiye Kürkçüoğlu idi. Bana ambulansta ve o gece hastanede refakat etti, o kadar içten, o kadar özverili bir insan ki kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır.

Bana bu sürecin öğrettiklerine gelince.. mesela umutla doğru bildiklerimizi ısrarla anlatmaya devam etmek önemli,..Ambulansta, hastanede konuştuğumuz istisnasız herkes anlattıklarımızı duyunca atlar ve fayton konusunda bize hak verdikleri gibi detayını öğrenmek istediler.

Ayrıca Heybeli'deki ahırlardaki buluşmada şimdiye kadar fayton karşıtı olan gençler de vardı ve ilk defa bütün anlattıklarımızı dinleyip, atları da görünce ne kadar yanlış düşündüklerinin farkına vardılar ve ne kadar manipüle olduklarının da.

Düşünün ki, 10 yıldan fazla bir süredir sosyal medya üzerinden, basın üzerinden insanlar "faytonlar kaldırılsın, atlara işkence ediliyor "diye manipüle ediliyor, ezber bilgilerle tekrarlanan fotoğraflarla, faytoncular değersizleştiriliyor, faytonculuk itibarsızlaştırılıyor. Oysa ben cumartesi günü tekrar anladım, ne kadar meşakkatli ,özverili, ama ata da insana da "iyi" gelen bir meslek atlara çalışmak.

---

Küçük yaşlardan itibaren okullarda hayvan hakları ile ilgili eğitimler , sosyal sorumluluk projeleri var. Ama bunların bazıları işte bu faytonlara karşı olan, ama isimlerinde " hayvan hakları, Adalet, özgürlük" bulunan sivil toplum kuruluşları işbirliği ile gerçekleştiriliyor. Ezber doğrular, yüzeysel eksik ve yanlış bilgilerle besleniyor çocuklar muhtemelen ki durum bu hale geldi. HAYTAP yöneticisi faytonların kaldırılması konusunda HAYTAP ı Don Kişot olarak ilan etmiş durumda. Sırf faytonculuk değil çocukların atla terapisini bile reddeden Zülal Kalkandelen gibi meşhur gazeteciler bile var.

Dün okul arkadaşım Beril Öztunalı'nın oğlu İlker Kaleli'nin başrolünü oynadığı "öğretmen" dizi filminin ilk bölümünü izledim. Sosyal medya kanalıyla çabuk yayılan kirli haberlerin insanı intihara kadar götürebileceğini gösteriyordu aynı zamanda film, ve grup aidiyetine olan ihtiyacın ne kadar kolay güçlüler tarafından kullanılabileceğini ve ne gibi olumsuz sonuçlar verebileceğini de. Sosyal medya maalesef en çok gençleri manipüle ediyor, ama kendi keşfettikleri doğru, derinlemesine bilgiler ve deneyimlerle aynı zamanda manipülasyona karşı gelecek kitle de GENÇLER.

GENÇLER ile biz yaştakilerin veya daha yaşlıların düşünce biçimleri arasındaki mesafenin açılmasına en büyük sebeplerden biri ise sosyal medya.


Tekrarlıyorum; çocuk eğitiminde ben şunu öğrendim: Örneğin; doğa bilinmez, hissedilir.

Ve çocuklar da TANIDIĞINI, HİSSETTİĞİNİ, BİLİR, SEVER, KORUR.

Doğayı, hayvanı korumak, insan hak ve özgürlüklerini savunmak böyle öğrenilir süreç içerisinde.

"At mir'attır, yani aynadır" der at, atçılık konusunda adı gibi mahir Büyükada'dan çok eski dostum Mahir Başdoğan.

Evet..At bize, topluma ayna tutuyor, at "öğretmen"oluyor . Lütfen biz de tanımaya, keşfetmeye, "öğrenmeye" devam edelim, ve ilkeli bir şekilde hareket edilmesi için uğraş verelim.


Not: Heybeliada'daki buluşmadan..Arka güvertenin web sayfasında bu konu ile birçok video bulabilirsiniz.


-

142 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page